10 Kasım 2010 Çarşamba

mühimmat


mühimmat


gerçeklik mıknatıs kadar çeker zamanı sayesinde avuçlarımda bir kaşık iman dolu bişeyler var, birşeyler var kurşunlar çıkarılmışsa bile yarım yamalak jiletlenmiş cesetlerin içinden, ki kurur bataklıklar nehre vardırınca çocukları, kaleler kuşatılmayı gözlerler şimdi yeni sahiplerince, askerler hep ölmeye gelmişler mübarek ki herkes birbiri için çünkü yabancı, birbirleri için hazırladıkları kin dolu bakışlar var gözlerinde, vardır bu şehrin reşit halleri de , dilde resmi yalanlar ve her resmi geçitte herkes birbirine günahtır.

Borsada değerlenen heyecanlar, heybetli güler yüzlü insanların, uyurken parmaklarını kanatan kurtlara benzedik bu halle biz, yazarken tüm iyi niyetlerimizi yitirdik gibi artık, ve imzalar bırakılmış kurulandıkları yere, mürekkep dağılmış rüyaların etrafına, hayalleri yıkılmıştır kısa etekli banliyö kızlarının ama etekleri kısalır bir daha, devrik cümleler geçirir içinden bir teslimatçı, zira kızımız evimizi geç saatte patlatacaktır, yetiştirme yurtlarında boş yer yok bu yüzden, revaçta ibnelik yani, yani artık halkımın isyanı gelmiş bu maaşlara, ki birileri uyanırsa işgal eder bizi, ki şimdi göl kenarında bu yerde ıslanacağız, şimdi sanık sandalyesinde, şimdi yer sofrası kurulsa da gitsek urfalara, şimdi biz ufak tefekken yani, sanayideki lokantalardan iki adanaya isteriz, biraz memleket meselesi mırıldanır ustam bana,,dek imlası düşmüştür zaten birilerinin, birileri sınırı aşarken vurgun yemiştir şimdiye, birileri onların yerine ölmüştür çoğu kez, şimdi bir köle tüccarı gibi sırıtmanın yeri değil çünkü, daha halife bozdurmadı hazineyi, daha kutuplara inecektik Ruslar çekilse üstümüzden, daha küfredecektik,  daha şu an Çin seddine hücum ederiz, terliyor karşımızda bütün kentler bu sebeple, duraksıyor tüm ölümler, intiharlar, yakışıyor üstümüze bu kin, bu kimsesizlik, bu birazcık sürgünlüğünü hatırlamak, bölüşebilmek yokluğu yeniden, ahmed arifi hatırlamak, birazdan piramitler dikilecek çölün kırmızısına yani, kutuplar miras bırakılacak Sibiryalı kadınlara belki, terziler üstümüze dikecekler kederlerimizi yine, perşembelerde ayrılıklar bulacağız, yalnızlıklar, ki biz iyi kederleniriz olum, olur olmaz hüzün kaplar her şeyimizi, eşyamızı, göğümüzü, uykusuzluklarımızı, ve biz hem ölümler seçeriz iyisinden, hem bordo kazaklar.

Biz kederli bulunmasak evler çöker durur aralıksız, dağlardan kocaman Ağrılar saplanır yüzlerimize, parmak izlerimizden bir katil yaratır dedektifler, işportacılar sessizce fısıldaşırlar zabıtalarla, hükümetler zam yapar böylece, bulutlar düşer, ulufeler, uçurtmalar düşer port mantolu gecelikleriyle üşüyen leydilerin başına, hükümetler hız kesmez zam yapar port mantolara, kediler sokakları taşır başka mevsimlere, yılanlar göç eder, öğrenciler otobüslerden iner, bana bakar birisi bu hengamede, gözlerimin içini işgal etmiş gibi, yeri yurdu yokmuş gibi, bir güvercin kanadı büyür göklerde, gölgeler gibi, duyulur hışırtısı git gide çoğalan, âlimler çıkar dağlara, dağlar yarılır, ipekten şalları serpilir kadınların, kokuları duyulur ses bitince, gözleri bulanık görür gözleri nehre değince, nehir soluk soluğa kalır, düşman bizim memlekete iner, düşman bizim memlekette kalır sonra, üzerlerine esmer çalılar yağar, fakir bir güneş yağar, kırlangıçlar ve post modern öyküler yağar. Ve güz bittiği için savaşlar başlar kırmızı ışıkta, haçlı seferleri, kavimler göçü, rüya takım , dünya kupaları felan başlar, trafik kazalarını söyler bültenler, işgaller ve rastgele cinayetler çoğalır, bunu dolmakalemler yazar, tarih yazar memleket yazar, söyler bunu şairler dostlarına, dostları antikacılara, muhasebeciler, kalem müdürleri, bilgisayar başındakiler öğrenir sonra ama ağlamaz hiç biri bile, fırından taze ekmek alırlar böylece, gemiler bağırır, boğaz köpürür, inşaatlar çıkar bu şehrin göklerine, muhallebiciler ölür, katil aranmaya devam edilir ama düşler kurulur, yuvalar kurulur, bir başkan seçilir ve bütün paraların üstüne kurulur yine, bu yüzden güz sürekli biter ve biz takım felan tutmayız böylece, yani ittifağa yanaşmayız, böylesi daha çok muhabbet sardırır, kimimiz ortancadır, kimimiz dünyanın öbür tarafı, kimimiz kupa kaldırır, biz gönülden, biz uzun süredir, biz aşk, biz uzaklaşırız bir kimsesizlikten, kuruluruz bir kalabalığa böylece sessiz kalırız, yalnız, biçare, düşkün kalırız, sonra akşam başlar, diziler başlar, babam dırdıra başlar, anam uyumaya, sonra mektepler, pazarlar, öğretmenler, derken şairler, kartpostallar ve bedelli askerlik, yani dişe dokunur bişey yok gene hacı. biz beraberliğe razıyız yine, yatmışız  bi golün üstüne.