18 Eylül 2012 Salı

GECENİN SONUNA YOLCULUK

_boşuna heveslenmemekte yarar va, insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiç bir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize. insanlar o acılarından kurtulmaya çalışırlar çalışmasına, sevişme sırasında, onu ötekinin sırtına yıkarak, ama beceremezler tabii ve ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda tüm acılarıyla başbaşa kalırlar ve bir daha denerler, bir kez daha acılarını kakalamaya çalışırlar. " Çok güzelsiniz, Küçükhanım" derler. Ne ki yaşam onları yeniden yakalayıverir, aynı küçük numarayı bir kez daha deneyinceye kadar. "Ne de güzelsiniz!, Küçükhanım!...





_hep yaşamdan korkmuştu, şimdiyse endişesini başka bir şeylere bağlıyordu, ölüme, tansiyona, nasıl ki kırk yıl boyunca bunu evin taksitlerini ödeyememe riskine bağladıysa.
hala mutsuzdu, eskisi kadar, ancak mutsuz olmak için bir an önce yeni bir geçerli neden bulmalıydı. sanıldığı kadar kolay bir şey değildir bu. "Mutsuzum" demekle iş bitmiyor. insan ayrıca bunu kendine kanıtlıyabilmeli, kendini geri dönüşü olmayacak biçimde ikna edebilmelidir. onun da istediği buydu aslında: içindeki korkuya sağlam bir gerekçe kazandırabilmek, hem de bayağı geçerli cinsinden. tansiyonu 22'ymiş, doktora göre. 22 ciddi bir rakamdı. doktor ona kendi ölümünün yolunu bulmayı öğretmişti.





_YÜREĞİNDE VE HER ALANDA DAHA ZENGİN OLAMADIĞI, BUNA KARŞIN YİNE DE İNSANLIĞI ÖZÜNDE GERÇEKTE OLDUĞUNDAN DAHA AŞAĞI GÖRDÜĞÜ İÇİN UTANÇ DUYUYOR İNSAN



_Yaşam boyunca aradığımız şey belki de budur, yalnızca bu, olabildiğince büyük bir ÜZÜNTÜ, ölmeden önce kendimiz olabilmek için.




_Gençken en su katılmamış kayıtsızlıklar, en siniK öküzlükler için bile, özürler icat etmeyi başarırız, yok tutkulu kapristi ya da kim bilir hangi acemi romantizmiydi diyerek. Ancak daha sonra, sırf iyi kötü 37 derecede ayakta kalabilmek için dahi yaşam sizden, kurnazca hesap, zalimlik, kötülük olarak neler talep edeceğini gayet açık biçimde ortaya koyduğunda, insan farkına varmaya başlıyor, her şeyi yerli yerine oturtuyor, bir geçmişin içerdiği tüm rezillikleri anlayabilmek için sağlam bir zemine gelmiş oluyor. Bunu başarmak için tek yapılacak şey insanın kendisini ve aslında ne tür bir süprüntüye dönüştüğünü titizlikle incelemesidir. Artık gizem de kalmadı, avanaklık da, bugüne kadar yaşamayı başarabilen, bunu yapabildiğine göre nasıl olsa tüm şiirini de tüketmiştir. Sıfıra sıfır elde var sıfır, işte yaşam.




_ancak biz müşteriler bu kadar bol miktarda ışık bombardımanına tabi tutuluyorsak, bir an için olsun sosyal konumumuzun alışılageldik gecesinden kurtarılıyorsak eğer,, bu bir planın parçası olmalıydı...



_insanın, kendi sızlanmalarına kesin bir son verecek cesareti olmadığı sürece, kendini her gün biraz daha tanımaya katlanması gerek.