20 Aralık 2010 Pazartesi

BUNLAR SERT ADAMLAR, BİZİ ÖPMEZLER

Pay edeceğin bir çığlığının olması gerek.
İnanmak ölmenin yarısıdır, inanınca ölür bir yarın, işaret parmağını savurursan deprem olacağına, kendini bir beyaz güvercinin çığlığına katmaya çalışmak için inanırsın, sular kesildi çünkü inanırsın,
Aramızda bir benzerlik var, ölmeyi biliyoruz ve doğmayı seviyoruz. Damla damla, aşağılara kadar yağıyor olmaya vaktimiz yetecektir diye inanıyoruz. Ama aramızda bir bakış var, aramızda pıçağını saplamış fikirler, ve ayrılık için yazılmış yazlar var, söylenip tüketilmiş bir aşk, dinlenilmiş ve ardı sıra yakılmış şairler, sıralar var, dersler ve karmaşa var, yani sandalyeleri kurmuşlar masanın etrafına ki biz karşı karşıya da gelebilirmişiz nerdeyse, ve çayları içerken ne tuhaf şarkılar çalınıyor, biz adamların yeni geldiklerini fark edene kadar eskiyorlar zaten, hayatta yeni miydi dersiniz?  Nerdeyse dünya başka türlü yaratılacakmış, mesela bir resim gibi, üstünde elbiseleri olan mavi kadınlar ve soğuk gibi.