25 Eylül 2011 Pazar

susuşun boynu bükük, kırılmış harfleri kelimelerin
dönüp yorgun bir ağrıya dönüşüyor sessizlik
ışık görünmemenin renginden yapılmış
hayal kırıklığının şeritlerine geçmeye izinli dünya
unutmaksa dönüp dolaşıp ağlara takılıyor
tezgahlardan mutfaklara alınmaları arttırıyor boşluğu
ve içeri alınıyorlar, o ki camlar abartılacak derecede açık
kimse uyanmamış yaşadıklarından, kimse düştüğünden
rüyanın kokusu sinmiş gök yüzüne, eline mum alan yarılıyor filmi
ağladıkça unutulur ama, ağlamak diye bişey yok
arabulucu, arabulucu, arabulucu nerdesin


kasablanka elimde bir kitap, yardımın gerek unutmaya
yangınların dolaştığı evlerin sahibiyim, üstelik de sakalım yok
unutmak için giyeceğim bir pardösü bulmama yardım etmelisin
düşerken düşmeyi aklımdan geçirmemiştim
sade bana yetecek bir avlusu olsundu hayatın
olmadı, durağa vardık, kimse beklemedi bi daha yaratılışımızı
her şeyi sona erdirmek üzere seçtiğim bıçağı nehir yuttu
şimdiyse ortalık kahredici sessizlik baştan başa
şimdi bir günü yaşamak için yüzlerce kederli gece
bu durumda katilin elinden gelen ne


katili katil yapan neyse, sessizliği de sessizlik yapan
onuncu kattan atlamayı ölmek yapan o
belki siyahı gece yapan bir mühim el, bir mühim bilinmezlik
tek başına, ortaksız, kimi seyre dalmış öyle uzun uzun