1 Mayıs 2011 Pazar

akşamların devamına

uzaklardan geldik ta buralara kadar, parmaklarımızda nasırlardan yer kalmadı yüzüklere, yüzümüz ekşi, ve yabancısıyız gittiğimiz yerlerin, yabancısı kalmaya da inanıyorduk verhasıl. başladığımız yerdeydik, kaldığımız yerden devam etmemiz icap ediyordu sağanak yağışlı koşuşturmalara, hayret ettiğimiz şeylerden bu kez sıkılıyorduk, imkanların içinden kocaman imkansızlıklar yaratıyorduk, bayatlamış yüzleri, bayatlamış sokakları ve sofraları, başkalaşmış üzüntüleri ve yılgıları tekrar edip duruyorduk, unuttuğumuz küslükleri bağışlıyor yavaş yavaş, biriktirdiğimiz tanışıklıkları bozuyorduk bankadan, buzları çözülmemiş sevgililer icad etmemizse bir doğulu duruşuydu şimdilerde,                                      
ah akşamlar! rüyalarımda ancak bu kadar yoksunuz, gelincikler açmıyor siz gelince, kimi sarışın kim esmer, kim katil belli değil siz bana yetince, kurumaya yüz tutuyor çöller, İbrahim zulümden kaçmıyor yine de, ama yine de gizliden gizliye yakınsınız da bilirim, sigaralarımı en çok siz de söndürdüm ben, kelimeler en çok sizin balkonlarınızda duyuldu duyulduğu üzre, savaşlar ve antlaşmalar düşünüldü, çöp kovaları ağzına kadar dolu, haberlerde yine çok ölü vardı ama ben kımıldayamıyordum. ateşe bağdaş kurmuş, misafirleri ağırlıyordum sen bizden yüz çevirince.

ah akşamüzerleri sabrınız taştı bilirim, kaç zamandır yüzünüze hasretim, koşmadım kırlarınızda bahçelerinizde, ekmeklerinizden tadamadım, danslarınıza eşlik edemedim, el sürmedim kadınlarınıza, boyum da yetemiyor bundan böyle alnınızdan öpmeye, sizden af diliyorum şimdiden, gümüş renklerden ışıklarınızı seyredip kırıyorum alacaklıları, maddi manevi, her türden kırıyorum, tam da esmer olabilecekken üstelik, tam da umudu kesmişken kılıçlarımın göğüslerimde kırılmasından.
ah öğleden sonraları, yorgun, sabırsız, ve nefretlerimle çıkageldiğim, en firari halime katlanan ey öğleden sonraları, buradayım, halkalıda çatısız binalardan denize koştuğum uzaklarda, yarınımı bilmeden verilmiş sözleri tutamamaktayım şimdi, ah beni bir götürebilseniz akşama, ah beni bir alabilseniz tek kişilik bir korolara.  çok sığıntıyım bilirim, çok içiyorum belki bundan, ama kimse sarılmazda size doya doya ,ama bir çay demleseniz, bir çay içerim, sizi telef ederim kırılmazsanız,