bir parkın önünden geçerken yalnız ve sessiz olmaya bak
uzunca bir süredir soğuksuz bırakılmışım ahşapsız parkta
uykusuz yağmurlar öteberimi alıp yağmalamalarda
durup düşünsem sanki heykel düşecek, reçeteyi bulacak bana millet
susacak bana çekip gitmiş çok güzel şehirler öndeki büfelerden
en parlak yolların aslanları bitmiş ellerinde
kovanlar boş kaldığı sürece hükümet lavaş söylüyor
durmak insanlık halidir, bulmakta öyle, daha bi alevsiz ve gür
daha çok öpücük, daha çok yüzyılla kıble tutturulsa hoş
bir kerede atlasam devleti, gözlükten boşalır nedamet
bize mavi silahlar çeker anlaşılmadık kahinler
kışkırtılır şahinler, ulur bize yedi ay, yedekte bırakılır şövalyeler
nasılsa tutulmuş bir sandık kovulmuş bir kızdan yeğdir affet
günaydın otobüsler, parklardan geçerken, günaydın balıklar ve ud
bu konuda yardımcı olmaya çalışırsanız erkanı da bulur bir dağ
konduğu kelebeğin türküsünü beğenmeden seçilmez bir park dövülmez çırak
beni dök gitsin ezelden, filizleneyim, kış bulayım bir çoban ülkesinden
elbet palazlanır kelimeler sen söyleyince, bir mektubun hemen başında namazlanır
kılınır, telefon edilir, ve bir rüyaya aldırılır tüm o cinayetler
uzun, kırmızı, tanıdık gibi müridleri olur o cumhuriyetin
tez elden patlar fotoğraflar, tango oynar abdallar, tanıklanır düşen masallar
geçimsiz bir park kalır yüzün, katlanmış bir çadır
bir odanın etrafından güneşler ve yalnızlar geçer
bir başkaldırış hep üstesinden gelinmek için planlanır
düşünmekle hata edemezsin, yanıt vermez sevgili