6 Nisan 2012 Cuma

sokakta gözünü bize dikip, ona bakmamızı mecburlaştıran, hiç bir özelliği olmayan köpek adında bir köpek, yavaşça gülümser, hızla gülümser


AHLAR AĞACI -sandy posey-be mey baby eşliğinde,

1-siyah papyonlu olurdu mutlaka
resim defterimizdeki damat




2-bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
biraz kolonya sürünsem,
ferahlasam, pencereyi açsam.
şöyle bir şey yazdım sonra:
yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
berbattı,
bir şiire böyle başlanmazdı.
iç ses diye söylendim,
ardından yıldırım gürses...
aptal aptal güldüm bir de buna.
ayşecik vazoyu kırıyor
ve 'tamir et bakalım' diyordu babasına.
yapıştırsam da parçalarını hayatımın
su sızdırıyordu çatlaklarından.
karnabahar kızartmıyordu asla
başrolde kadınlar.
güçlü bir el silkeledi beni sonra
sanırım tanrı’nın eliydi.
sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan.
binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi,
çok şey görmüşüm gibi,
ve çok şey geçmiş gibi başımdan,
ah...dedim sonra
ah!
iç ses, diye söylendim





3-ahlat ahların ağacıydı,
cezayir nasıl cezaların ülkesiyse,
öyleydi işte.
ve etimoloji eti’lerden kalma
bir zaman birimiydi yanılmıyorsam.
ve yanılmıyorsam yalnız insanların,
kahvaltı edip ağladıkları pazar sabahları yokmuş o zaman.
mesela o zamanlar
mutsuz olduğunda insanlar,
yok olurmuş bazı dakikalar.
gülümsedim o sıra,
bazen sevinirim,
sevinmek nedense hep yedi yaşında
ve ah... dedim sonra,
ah!
bazen ah diyorum durmadan,




4-
nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat?
nasıldı
öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?
ilk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç
annem sevindiydi hatırlarım.
ah demişti.
ah!
üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona.
annem çok sevinmelerin kadınıydı.
bazen sevinince annem gibi,
rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.
annem çok sevinmelerin kadınıydı,
sıcak yemeklerin.
başına diktikleri o taş,
ne zaman dokunsam soğuktur oysa.



5-çoktandır öksüz olan dünyaya baktım




6-bizler sarımsak kokan uzun bir dizenin,
fötr şapkalı kelimeleriydik,
çürük dişlerimizle bizler,
dökülmüş harfler gibi kelimelerden,
saf ve pembe gülümserdik.




7-didem madak