1 Nisan 2011 Cuma

şaşısanat

engelsten beri şaşkınız, hüzün ve kaşmir
berber dükkanları açılıverir uzaylaşırken hepsi
kundurasının patentini sorsalar lale pasajından ağlayarak
biruni asker mahir yasta elinde kuran hey

ben burada sevgilim senin içkilerimle sönerken
atlılar her delinmemiş hendeğe bizi atlarlarken
dün görseydin hele nasıl da noel kutlarlarken
inanırdın çakmak damlasa evlerimizin kuşuna

silah yaralatan adamların cebinden pim
kanuniyi görseydin altına giymiş binbir dar mustang
ki kayışlamaktır en baba infaz yıldızlara baktığında kıza
sen öyle bana hazır mahalleliyken

bir ses mahkemede döndü yüzünü esmerliğime
kürt olduğum pıçaklandı ebu zer yetişmedi
ölüm sanayi kalım endeks adalet motoru çalıştı
ebu zer yetişmedi ben plak hiç görmedim illa o da gömmeyecekti

zaten sicmimden oturtulmuş bir altınşehir oteli
bıraksalar çekseler kızsalar ve hey
bari kalbimiz hiç yoktan Marla’nın oteli
şarkı çalarken Amerikan ederdik birbirimizi


sarı koyunumu giyecektim müsveddeleri çıkarıp
sanat babamdan yediğim son dayak idi ve lirikçesi hayat
ilk bir babanın bana uzatışı sigara, bana bayram sabahı silah tutuşu
imzalı tövbeler ederek kurtulmaya bir şehre dek

biraz hüzün tedarik ettik süleymandan tahadan
yalnız kaldık hançer öptük allah’a vurulduk
etekleri bekledik bizleri örtüp sokağa dolsun
yıldırımlar için en şık halleriyle bizleri vursun


ben hiç Afrika olmadım haftada üç pazartesi
ama küfrederek utanmaz ve bağışlanır oldum
hızlı koştum öfkelendim yüzüm tanrı dudaklı
yine de seni sakladım incitmedim koydum kenara