14 Mart 2015 Cumartesi

Güneşli bir gün senin adın
sonradan acayip bir mavi
bir kıpırtısızlığın dumanı
bir gemisidir sesin yalnızlığın
fukara tonlarıyla söylediği
iftiharlar geç ulaşacaktır sana
idamlarla dolu kadınların inanmak istemeyen
ellerisin gibi
tutulmak istiyorsun parklara gelirken
yüzün sigaradan çıkmış
oturmuş koltuğa ve düşünüyor gibi gülüyor
aşkın bulunma halini gözetiyor acelece

üzerindeki korku memelerine benziyor
hayır demek isteyen bir gülümseme daha
suratını tokatlıyorken gri bir at
adını dinliyorum senin
dilencilere acımanın bir şeyliği vuruyor seni
ama bunun için çok genç ölmen gerekecek
üç kere seni sormaktı biryerlere yüzün
bir vapurun erkenden kalkmasıydı  umut
bana bir vapurmuşum gibi vurdular

o kitapları unutma, kelimelerini yırt at
sabahtan akşama kadar seni beklemenin
eskiyor elbiseleri
adını seyrediyorum birden
adın geçiyor önümüzden
bir tramvaydan düşüyor birazdan
ve ölüm gelip bizi unutacak kadar yalan
ve eve galip dönmüş bir askerin
sakatlığıyla evleneceksin sen

telefon numaran bende bir bekleyiş
yaratsın
o kitapları
sevgili izninle yaratsın
bana biraz borç ver ve beni unutma