Güneşli
bir gün senin adın
sonradan acayip bir mavi
bir kıpırtısızlığın dumanı
bir gemisidir sesin yalnızlığın
fukara tonlarıyla söylediği
iftiharlar geç ulaşacaktır sana
idamlarla dolu kadınların inanmak istemeyen
ellerisin gibi
tutulmak istiyorsun parklara gelirken
yüzün sigaradan çıkmış
oturmuş koltuğa ve düşünüyor gibi gülüyor
aşkın bulunma halini gözetiyor acelece
üzerindeki korku memelerine benziyor
hayır demek isteyen bir gülümseme daha
suratını tokatlıyorken gri bir at
adını dinliyorum senin
dilencilere acımanın bir şeyliği vuruyor seni
ama bunun için çok genç ölmen gerekecek
üç kere seni sormaktı biryerlere yüzün
bir vapurun erkenden kalkmasıydı umut
bana bir vapurmuşum gibi vurdular
o kitapları unutma, kelimelerini yırt at
sabahtan akşama kadar seni beklemenin
eskiyor elbiseleri
adını seyrediyorum birden
adın geçiyor önümüzden
bir tramvaydan düşüyor birazdan
ve ölüm gelip bizi unutacak kadar yalan
ve eve galip dönmüş bir askerin
sakatlığıyla evleneceksin sen
telefon numaran bende bir bekleyiş
yaratsın
o kitapları
sevgili izninle yaratsın
bana biraz borç ver ve beni unutma
ama o ağır ağır böğürüyordu, haincesine, gözyaşları akıtmadan; dünyada bütün sesi çıkmayan sefaletin önemli umutsuz sesi...
14 Mart 2015 Cumartesi
12 Mart 2015 Perşembe
Ayrıca
neye yarar o hastalıklı yazlar
o hepinizi aldatmak bir takım elbiseden dolayı
seni özlerken yakalanmak öğretmenine
ve ben sahiden pardesü görünümlü bir Fırat
bir hikayeyi Azerbaycan halkına adıyorum sanki
ve demiştim diyeceksin pişman olacaksın
ben olmaktan
piç bir erkek çocuğunun
kalp malp çizmesiyle birlikte çocuk da oluşunu
kaldıramaz sekizinci sınıflar ve kaldıramazlar
bu piçliği, Allah bize inanmaz, bir cintonik
ve telefon eder biryerlere
hepimize konuşmak lazım, konuşmak ağlamanın bağırmasıdır bir nevi
ve ben de kelimelere ünlem satın alıyorum mağdenlerden
kim bilebilir hangi yangınların itfaiyesiyle
söndürmesi için üst katlarına çıkılan içimdeki telaşı
kandırmak bütün çileleri, gelip seni aldırmak
mutlulukları tura çıkarmak seninle
çünkü sen buralardan geçen yabancıların şaşkınlığı
kadar uzaklara bakışın
sen gider gelirsin, utanırsın bahçelerin üzümünden
ve ellerini yeşildir diye cevizlere verdik
ve sürdürmek bütün doksanlı yılları
sırf senin sarışın kızgınlığına
ve kolejli olmanın ütülü entelliğine verdik
özensizce arabesk ve kimseye yararı yok
bu sürdürülüşün, makasla kesilen üzgünlükler
unuttuğun unutmalar gelip seni öldürecek elimle
bir mavilik dönüp duracak bu aralar
talan edecek bu havalar bizi
hakikatlerin zayıflığı ve gerçeğin susması
hatta bana gerçekleri bağırma len adında bir yüzyılı
geride bırakmışlığımıza
içiyorum artık, iyi dersler size de
adına burada sevmeler hazırlıyorum okul önüne doğru
herkesin yalnızlığına girecek bu sevda
olsun Suriyeliler iyidir, berabere kalmışlardır bizimle
olsun : : bir suskunluk gelip oturmasaydı aramızda
anlatabilseydim sandalyeden düşen bir uçak olduğumu
dinlemek gibi bir balkonda, işitme kaybından ölmüşüm
buralarda öldüm ben, duymayışım sevgileri
bir zamansızlık otelinde kalmanın yalnızlığıyla
seni sevmek adını bilmediğim bir kuştur elbet
arabadan iniyor ve sana bakıyoruma bakıp
ben senin çorbana ateşler ısıtıyordum
seni sevmenin edepsizliği çöküyordu karanlığıma
kararlılığım bir evin yeşile boyanmak üzere
sen elele tutuşmak üzere
tabi tam olarak öyle şey etmemiştir yine de
o hepinizi aldatmak bir takım elbiseden dolayı
seni özlerken yakalanmak öğretmenine
ve ben sahiden pardesü görünümlü bir Fırat
bir hikayeyi Azerbaycan halkına adıyorum sanki
ve demiştim diyeceksin pişman olacaksın
ben olmaktan
piç bir erkek çocuğunun
kalp malp çizmesiyle birlikte çocuk da oluşunu
kaldıramaz sekizinci sınıflar ve kaldıramazlar
bu piçliği, Allah bize inanmaz, bir cintonik
ve telefon eder biryerlere
hepimize konuşmak lazım, konuşmak ağlamanın bağırmasıdır bir nevi
ve ben de kelimelere ünlem satın alıyorum mağdenlerden
kim bilebilir hangi yangınların itfaiyesiyle
söndürmesi için üst katlarına çıkılan içimdeki telaşı
kandırmak bütün çileleri, gelip seni aldırmak
mutlulukları tura çıkarmak seninle
çünkü sen buralardan geçen yabancıların şaşkınlığı
kadar uzaklara bakışın
sen gider gelirsin, utanırsın bahçelerin üzümünden
ve ellerini yeşildir diye cevizlere verdik
ve sürdürmek bütün doksanlı yılları
sırf senin sarışın kızgınlığına
ve kolejli olmanın ütülü entelliğine verdik
özensizce arabesk ve kimseye yararı yok
bu sürdürülüşün, makasla kesilen üzgünlükler
unuttuğun unutmalar gelip seni öldürecek elimle
bir mavilik dönüp duracak bu aralar
talan edecek bu havalar bizi
hakikatlerin zayıflığı ve gerçeğin susması
hatta bana gerçekleri bağırma len adında bir yüzyılı
geride bırakmışlığımıza
içiyorum artık, iyi dersler size de
adına burada sevmeler hazırlıyorum okul önüne doğru
herkesin yalnızlığına girecek bu sevda
olsun Suriyeliler iyidir, berabere kalmışlardır bizimle
olsun : : bir suskunluk gelip oturmasaydı aramızda
anlatabilseydim sandalyeden düşen bir uçak olduğumu
dinlemek gibi bir balkonda, işitme kaybından ölmüşüm
buralarda öldüm ben, duymayışım sevgileri
bir zamansızlık otelinde kalmanın yalnızlığıyla
seni sevmek adını bilmediğim bir kuştur elbet
arabadan iniyor ve sana bakıyoruma bakıp
ben senin çorbana ateşler ısıtıyordum
seni sevmenin edepsizliği çöküyordu karanlığıma
kararlılığım bir evin yeşile boyanmak üzere
sen elele tutuşmak üzere
tabi tam olarak öyle şey etmemiştir yine de
7 Mart 2015 Cumartesi
sana olan hayatımın varoluşunun altıncı taksidi ödenmiştir artık
Züğürt
ağadaki Şener şeni ben oynadım
şener şen yanımda yaşlandı
bardaklar, bu mahalle ve seni sevişim
kaldı kaldığıyla
seni yanımıza otururken görmek istiyoruz
çok düşünmeden çok yaralanmadan
tarih dolmadan yenilgilerle, açlıklarla
Afrikalı geçinmeden elaleme karşı
sıradan bir gün olsun denizlere karşı
duvarlar ölürken inandıklarımıza karşı
kendine yenik düşen hayatların döşeğinde
hataya yer yoktura karşı
serbest kalması şarkılardan geçen İstanbulun
serbest kalsın Suriye ve meydanlarda
ve ağlamaktan yıpranan gözlere inat
o denli karmaşık bir aşka çiçek getirmek
kendi elleriyle afganistanın
bunu en iyi Afganistanlılar bilir
Allah gençler için bişeyler yapsın işallah
Allah düşünenler için sezen aksu şarkıları
bir baskına uğramışlıktan kalma korkularla
bulutlara bulutlara pencerelerden
havalar kin tutmuş,kar kapatmış yolları
kar kapatmış yolları, geçilmiyor aşktan
ama bir masabaşına, bir şarkıya, bir tenefüse
beş yüz yaşına gelmiş umutlara
hamile kalmışım ağlayan yok
işgal altındadır benim sıradan şeylerim
sandalyelerde yokluk, odalar tabutlardan geçilmiyor
kilimler sessizlikle meşguller
bir sandalyeye oturmuş dinliyor kalbim
ipek kırlentleri,ve kız masalları anlatıyor bana biralarım
şekeri çok yüksek, ricalar acemice bir evde
ama birdenbire bir ses
ve dünyayı bir depo benzin alıp yakıyoruz seni bilmek için
kar getir bana boğazımı vereyim tahtaya
altıyüz kişiye söz vereyim seni bulmaktan
güneş üzerimde dua etsin hiç
oysa biz sanki dans etmeye gelmişiz gibi on numara insanlar
seninse bu taraklarda bezinin olmayışını seviyoruz aslında
o sevgiyi sürdürürken yağsın biryerlere yağmurlar
everybody is happy but also cancer so much
hüznümüz alışsın yalnızken aldığımız jilete
eve götürmeyi öğreniyoruz bu yoklukta
bir kimse olarak, obur ve köhne
bize uzak olsun ses ve öfke
şener şen yanımda yaşlandı
bardaklar, bu mahalle ve seni sevişim
kaldı kaldığıyla
seni yanımıza otururken görmek istiyoruz
çok düşünmeden çok yaralanmadan
tarih dolmadan yenilgilerle, açlıklarla
Afrikalı geçinmeden elaleme karşı
sıradan bir gün olsun denizlere karşı
duvarlar ölürken inandıklarımıza karşı
kendine yenik düşen hayatların döşeğinde
hataya yer yoktura karşı
serbest kalması şarkılardan geçen İstanbulun
serbest kalsın Suriye ve meydanlarda
ve ağlamaktan yıpranan gözlere inat
o denli karmaşık bir aşka çiçek getirmek
kendi elleriyle afganistanın
bunu en iyi Afganistanlılar bilir
Allah gençler için bişeyler yapsın işallah
Allah düşünenler için sezen aksu şarkıları
bir baskına uğramışlıktan kalma korkularla
bulutlara bulutlara pencerelerden
havalar kin tutmuş,kar kapatmış yolları
kar kapatmış yolları, geçilmiyor aşktan
ama bir masabaşına, bir şarkıya, bir tenefüse
beş yüz yaşına gelmiş umutlara
hamile kalmışım ağlayan yok
işgal altındadır benim sıradan şeylerim
sandalyelerde yokluk, odalar tabutlardan geçilmiyor
kilimler sessizlikle meşguller
bir sandalyeye oturmuş dinliyor kalbim
ipek kırlentleri,ve kız masalları anlatıyor bana biralarım
şekeri çok yüksek, ricalar acemice bir evde
ama birdenbire bir ses
ve dünyayı bir depo benzin alıp yakıyoruz seni bilmek için
kar getir bana boğazımı vereyim tahtaya
altıyüz kişiye söz vereyim seni bulmaktan
güneş üzerimde dua etsin hiç
oysa biz sanki dans etmeye gelmişiz gibi on numara insanlar
seninse bu taraklarda bezinin olmayışını seviyoruz aslında
o sevgiyi sürdürürken yağsın biryerlere yağmurlar
everybody is happy but also cancer so much
hüznümüz alışsın yalnızken aldığımız jilete
eve götürmeyi öğreniyoruz bu yoklukta
bir kimse olarak, obur ve köhne
bize uzak olsun ses ve öfke
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)