7 Ocak 2011 Cuma

amelie, çilekli pasta


amelie, çilekli pasta
Önce gözlerini aç, önce hastaneye kaldırsınlar da seni, önce çocukları dizsinler masallara, ve bellerine altın kemerler taksın sufilerim.  Şifalar gerek önce ruhların şizofren sularına, yanlışlar gerek önce yalanlara, ordular savaşlara gerek. Çiçekler koparılmalıydı ilkin yağmurun beklediği öğleden sonralarında, çocukların ve cesetlerin ve çocukların hak ettikleri taçları, hak ettikleri prenslikleri, çilekli pastaları, çiçekli patikaları geri verilmeliydi ilkin, sıcak ekmekleri ıslatmalıydı önce annem. Önce gözlerinden bir merhamet söyle, önce söylediklerinden bir bakış bak, ucuzundan bir kanat bul kaçmaya uzaklara, ırmaklarımın üzerinde didişen kartallarımdan bile daha uzağa, hikâyelerden, şiirlerden, bayraklardan müziklerden, zindanlardan ve kelepçeli ellerimden bile daha uzaklara kaçmaya bir sır bul, imkan bul, bir kervan bul ve git.

Bir harp hep olur, bir harp zeytincinin karısı tek çocuğu için, harp görürse gece gece zeytincinin karısı tek çocuğu için, operayı açık unutmuştur televizyonda, çünkü savaş kanalları ve onların savaş muhabirleri çınlatır kulaklarımızı, ölür beş yaşında bir adam onüçünde bir kadının gelinliğini kefen diye kuşanarak, gökyüzü kapanır gene vakti gelince, yağmurdan önce bir karanlık gelir, uyanır şehrin üryan bakışları altında, uyanır ölümü mırıldanır polis ağzıyla, açların ve tekelcilerin önünde. Sokaklar hazırdır ışıklarını kapatmaya, melekler hazırdır yağmaya ve adam çocuğuna son bir kez baksın diye izin ister rabbinden, söyler ki ‘oğlum cennete atacaksın adımlarını ama polise bakma, kurşunlar götürür nihayet iki adamı Allaha, bir çocuğun gözlerini siler Allah, bir çocuğun dünyayla ilişiğini keser melek,
Doyuyor güzel olmaya, uyanık kalmak için aldığı tüm esrarları polise emanet, kendini bir metres olarak polise teslim, felaket ediyor felaket, devleti görmeden, duvarı yıkmadan, bir kancığın dahi olsa duasını almadan geçemeyeceğini anlıyor yasaklara, yani bizatihi gerçeğe, gerçekse hem tehlikelidir ona, hem de istemez ki yanında dursun, ayıp olur, sıkılır canı.
Hesabını bilen biri o, kitap okurken daha saf baktığı için onu beğenirler bu yüzden, yüzüğüne akıttığı elmasları sık sık uğradığı bir evden, evin tek odasından fırlatıyor ve özgür kalmak adına, güzelce gülümseyip ön saflardaki yerini alıyor aniden, ve o bir kanadıyla yağmuru keseceğiniz geniş mantolarda, duracaktır randevu ayarlarsa Fuat,  ve Fuat ve kafelerde oturacağız bir başımıza, sonra gidecek hayat başlayacak kaldığı yerden, sigaranızdan bir hayat çekerek ve üfleyerek bir başımıza.
 başıma neler geliyor ah bir bilsen güzelim, bir kız geliyor ikide bir, güzel kuş dönüyor içimde, yurtlarımı gagalıyor acıtıyor, rüyamda çok fazla kalıyor güzelce, madem bu kadar seviyordum da niye uzun uzun kalmadım ki ben özgür, madem seni birinden soracağıma göre, namaz kılmazsam sayılmaz mıydı yine de bu aşk, senin adın hadi diyelim mervedir, hadi diyelim pencereden göle bakabiliyoruz aynı tadı duyarak, aynı soğukta titriyoruz ama çıkıp gidiyordun her sabah, sözlerini yüzüme kapatır gibi kısıyorsun ahizenin yangınını, diyelim ki aynı mahalledeyiz ama salyangozumuz farklı, aynı mezhebimiz var ama diyelim ki bankalar kredi vermez aniden ikimize, zaten benim kendime karşı bir şüphem hep var olduğundan itibaren, sevmek, yani bu sigaradan içmek, yani havuzda yüzmek, ekmeğimizi paylaştırmak seninle, vardır ama ben göğe möğe bakmam açık söyliyeyim.
Bu sigaradan öyle bir bayıl ki, aşktan maşktan umudum hiç kalmasın, öyle derin unut ki ismimi, ölüme kadar her bayramda, telefon numaran bende bir bekleyiş yaratsın.