ama o ağır ağır böğürüyordu, haincesine, gözyaşları akıtmadan; dünyada bütün sesi çıkmayan sefaletin önemli umutsuz sesi...
21 Ağustos 2012 Salı
18 Ağustos 2012 Cumartesi
bir Metin ELOĞLU Şiiri
le grand parmak la porte
sevgili şermin, hayrünnisa, saadet hanım;
bu memlekette aydın karı yok! diyen efendiler;
geçerken şöyle uğrayın bir perşembeleri,
vallah topunuzla sidik yarışı eder...
mozart hatırlatınca da, beethoven ezber;
matmazelinden mandolin dersi almış kadın.
heykel hususunda alkışı milyon değer;
şahitler: dökümcü izak'la despieau'nun baldızı, canım...
sen kim oluyorsun, ben kim oluyorum, o kim oluyor?
koskoca yahya kemal'e tenezzül etmemiş kadın!
ayaküstü verlaine, yatağa girince baudelaire...
dikkat edin, pörsümesin kauçuk memeleri,
şurasına yastık, burasına minder...
bedri rahmi'ymiş, balaban'mış boş verir öyle şeylere;
salvador dali'yi sokakta görmüş kadın!
gitse gitse muhsin'e gider,
dümbüllü'ye gitmez tabii
comedie-française seyretmiş kadın.
le grand parmak la porte, yaaa, ne sandın?
gâvurcanın ruhunu bilirmiş meğer!
sanatsever, oğlansever, kızsever...
kendisi kısır, kocası hadım.
ne de olsa avrupa görmüş kadın!
sevgili şermin, hayrünnisa, saadet hanım;
bu memlekette aydın karı yok! diyen efendiler;
geçerken şöyle uğrayın bir perşembeleri,
vallah topunuzla sidik yarışı eder...
mozart hatırlatınca da, beethoven ezber;
matmazelinden mandolin dersi almış kadın.
heykel hususunda alkışı milyon değer;
şahitler: dökümcü izak'la despieau'nun baldızı, canım...
sen kim oluyorsun, ben kim oluyorum, o kim oluyor?
koskoca yahya kemal'e tenezzül etmemiş kadın!
ayaküstü verlaine, yatağa girince baudelaire...
dikkat edin, pörsümesin kauçuk memeleri,
şurasına yastık, burasına minder...
bedri rahmi'ymiş, balaban'mış boş verir öyle şeylere;
salvador dali'yi sokakta görmüş kadın!
gitse gitse muhsin'e gider,
dümbüllü'ye gitmez tabii
comedie-française seyretmiş kadın.
le grand parmak la porte, yaaa, ne sandın?
gâvurcanın ruhunu bilirmiş meğer!
sanatsever, oğlansever, kızsever...
kendisi kısır, kocası hadım.
ne de olsa avrupa görmüş kadın!
Bir Metin Eloğlu şiiri
-hazır kasabaya inmişken birde resim çektirelim dedik-
nutuklarda kitaplarda öyle dedik,
biraz efendi durun;
kurağı, sıtmayı, hasta öküzü
bir an için unutun;
karnınız tokmuş, sırtınız pekmiş gibi,
şöyle güler yüzlü bi resminizi çekelim;
torunlarınıza yadigar kalsın.
gülün yahu,
adamı sinirlendirmeyin !
kusura kalma resimci bey,
gülmesini bilmiyoruz ki...
nutuklarda kitaplarda öyle dedik,
biraz efendi durun;
kurağı, sıtmayı, hasta öküzü
bir an için unutun;
karnınız tokmuş, sırtınız pekmiş gibi,
şöyle güler yüzlü bi resminizi çekelim;
torunlarınıza yadigar kalsın.
gülün yahu,
adamı sinirlendirmeyin !
kusura kalma resimci bey,
gülmesini bilmiyoruz ki...
bir metin eloğlu şiiri.
aşk mektubu
dün akşam senden ayrıldıktan sonra,
ilyas'lara gittim.
oturup şu evlenme meselesini uzun uzun konuştuk;
karısı da akla yakın şeyler söyledi:
ben gerçi onu severim, dedi;
beraberce yaşayıp gitmenizi kim istemez?
ama, yoksulluğa alışkın değildir o;
açlığa, yalınkat döşeklere pek katlanamaz.
dinledikçe, kızcağıza hak verdim;
bu iş olmayacak gibime geliyor, ne dersin?
sen öyle görmüşsün büyüklerinden;
dört kap yemekli sofralar görmüşsün,
karpuz kollu yaz entarileri görmüşsün;
yattığın yataklar herhalde somyalıdır;
haftada bir-iki, sinemaya gidersiniz evcek...
hayat pahalı, sana pabuç alamam;
papucu bırak, şöyle karın doyurucu bir şeyler de alamam;
kitap alamam mesela,
radyo alamam, tiyatro bileti alamam;
gençsin birçok şeylerde gönlün kalacak.
peşin söylemeli ki sonra bana gücenmeyesin;
benim cigaram var, rakım var;
alıştığım insanlar var bunca yıldır,
sevdiğim, inandığım;
onlarla görüşmeden edemem.
hepsini kabullensen bile, günü nasıl kurtaracağız;
memurluk bana gelmez
ticaret filan da yapamam, yaradılışım böyle;
çelimsizim, taş kıramam.
ben yazarak, çizerek geçinmek zorundayım;
diyeceksin ki; ölme eşeğim ölme!
sen bir aralık demiştin ki:
gerekirse, ben de çalışırım demiştin;
ingilizce'den tercümeler yaparım, dikiş dikerim;
el işine koşmak gücüme gitmez;
annem bana bunların hepsini öğretti.
benim anam da iyi kadındır, biliyorsun;
sana kaynanalık etmez tabii.
ama, hastalıklı, eli işe varmıyor;
bulaşık mı yıkayacaksın, tercüme mi yapacaksın;
ortalığı mı süpüreceksin, dikiş mi dikeceksin?
bir gün, beş gün değil ki bu;
gençliğini de yitirince hayattan soğuyacaksın.
ben şiir de yazıyorum, biliyorsun
şiirimde barış gibi, hürriyet gibi sözler geçiyor;
buna içerleyenler olacak belki,
bu güzelim işe bir kulp takıverecekler;
cezaevlerine düşeceğim, sen yapayalnız dışarda...
bu mektubu postaya vermeden önce,
şöyle bir gözden geçirdim;
başka kusurlarım olsaydı,
emin ol, onları da yazacaktım.
bak düşün taşın.
dün akşam senden ayrıldıktan sonra,
ilyas'lara gittim.
oturup şu evlenme meselesini uzun uzun konuştuk;
karısı da akla yakın şeyler söyledi:
ben gerçi onu severim, dedi;
beraberce yaşayıp gitmenizi kim istemez?
ama, yoksulluğa alışkın değildir o;
açlığa, yalınkat döşeklere pek katlanamaz.
dinledikçe, kızcağıza hak verdim;
bu iş olmayacak gibime geliyor, ne dersin?
sen öyle görmüşsün büyüklerinden;
dört kap yemekli sofralar görmüşsün,
karpuz kollu yaz entarileri görmüşsün;
yattığın yataklar herhalde somyalıdır;
haftada bir-iki, sinemaya gidersiniz evcek...
hayat pahalı, sana pabuç alamam;
papucu bırak, şöyle karın doyurucu bir şeyler de alamam;
kitap alamam mesela,
radyo alamam, tiyatro bileti alamam;
gençsin birçok şeylerde gönlün kalacak.
peşin söylemeli ki sonra bana gücenmeyesin;
benim cigaram var, rakım var;
alıştığım insanlar var bunca yıldır,
sevdiğim, inandığım;
onlarla görüşmeden edemem.
hepsini kabullensen bile, günü nasıl kurtaracağız;
memurluk bana gelmez
ticaret filan da yapamam, yaradılışım böyle;
çelimsizim, taş kıramam.
ben yazarak, çizerek geçinmek zorundayım;
diyeceksin ki; ölme eşeğim ölme!
sen bir aralık demiştin ki:
gerekirse, ben de çalışırım demiştin;
ingilizce'den tercümeler yaparım, dikiş dikerim;
el işine koşmak gücüme gitmez;
annem bana bunların hepsini öğretti.
benim anam da iyi kadındır, biliyorsun;
sana kaynanalık etmez tabii.
ama, hastalıklı, eli işe varmıyor;
bulaşık mı yıkayacaksın, tercüme mi yapacaksın;
ortalığı mı süpüreceksin, dikiş mi dikeceksin?
bir gün, beş gün değil ki bu;
gençliğini de yitirince hayattan soğuyacaksın.
ben şiir de yazıyorum, biliyorsun
şiirimde barış gibi, hürriyet gibi sözler geçiyor;
buna içerleyenler olacak belki,
bu güzelim işe bir kulp takıverecekler;
cezaevlerine düşeceğim, sen yapayalnız dışarda...
bu mektubu postaya vermeden önce,
şöyle bir gözden geçirdim;
başka kusurlarım olsaydı,
emin ol, onları da yazacaktım.
bak düşün taşın.
10 Ağustos 2012 Cuma
noktalama işaretli büyük şeyler
hüznün; o beyaz etrafına, sakallarım batardı.
hüznün, o beyaz etrafına; sakallarım batardı.
ismetö.
hüznün, o beyaz etrafına; sakallarım batardı.
ismetö.
süslü
umutlu bekleyiş sürsün ve sokaklar
bırakın ne olur döndürsünler apartmanlı dünyayı
körler körlük etmeyi, endişeli adamlar endişe etmeyi sürdürsün
kadınları aşkına, onların kendileri için, iyilikleri için
ne olur şu duraktaki kızın güzel bekleyişi
karşıdan karşıya geçen yalnızlıklar tek başlarına
devam etsin
seni sevmekten bıktım usandım diye televizyonu açmış
kendisinden kurtulan bir annenin halisünasyonu sürsün
çocuk hala manzaranın içinde bir yerde ama
istiyor ki devam etsin oyun
çünkü allah çok korkunç
bırakın ne olur döndürsünler apartmanlı dünyayı
körler körlük etmeyi, endişeli adamlar endişe etmeyi sürdürsün
kadınları aşkına, onların kendileri için, iyilikleri için
ne olur şu duraktaki kızın güzel bekleyişi
karşıdan karşıya geçen yalnızlıklar tek başlarına
devam etsin
seni sevmekten bıktım usandım diye televizyonu açmış
kendisinden kurtulan bir annenin halisünasyonu sürsün
çocuk hala manzaranın içinde bir yerde ama
istiyor ki devam etsin oyun
çünkü allah çok korkunç
karşıdan karşıya geçmekle yetinmiyor sevgililer
böylece hak ettikleri kadar uzun bir cümlede geçsin herkes
bekleniyor ki gözler kıza güzelliğini anlatsın
çocuk beline silah istiyor ve yemek bekliyor
vazgeçmiyor kızgınlığından saatler, tik taklarını esirgetmiyor
devam ediyor doğunun masumluğu yüzüne tükürdüğümün
çocuk ve kız pastanede durmadan
evlerine dönerken balıklar nasıldır ve çocuklar öldü ölecek
repo oynamadıkları saatlerde kim cami yapıyorsa yapsın
peki kimdirlerse beğenirsiniz lütfen, siz misiniz bayan
bayanın bana bakması merdivenin eğimine denk düşüyor
dua bitmek bilmiyor, efendim demeyi kesmezse ikisi de
kim oldukları anlaşılmayacak, her şiir birbirine benziyor üstadım
sonra bir pezevenk neden evlenmez sualinin sabahında
ele geçirilen tek yosma
en iyilerimiz çıkmasın, çıkarlarsa, camiye arkadan kapı da yapsınlar
önden çıkmasınlar bari
repo oynamadıkları saatlerde kim cami yapıyorsa yapsın
peki kimdirlerse beğenirsiniz lütfen, siz misiniz bayan
bayanın bana bakması merdivenin eğimine denk düşüyor
dua bitmek bilmiyor, efendim demeyi kesmezse ikisi de
kim oldukları anlaşılmayacak, her şiir birbirine benziyor üstadım
sonra bir pezevenk neden evlenmez sualinin sabahında
ele geçirilen tek yosma
en iyilerimiz çıkmasın, çıkarlarsa, camiye arkadan kapı da yapsınlar
önden çıkmasınlar bari
lütfen merak edin beni, herkes böyle düşününce sürüyor dünya
demek leylekler yaz geldi mi daha taze görünüyor dünya üst üste sürsün
derken dağlarda susarak sözler verilen el kadar delikanlılar için vardır dağlar
ne cezalar isteniyorsa verilsin
annelerin bileklerinde gün boyu titreyen endişeli saatler
kımıldayıp duran korku, korku solan kahkahalar
yerlerinden etsin bizi, bizi, yerimizden kımıldamadan
düşlerde bile karşılığı çıkmayan paralar
baskı makineleri
balonların uçaklarla bizi alacağına inanmak sarsılmazcasına
ramazan abinin birinin kolonya istemeleri
sürsün
yorulmak nedir bilmez bulutlar bu havaları güzel yapıyorlar sürsün
resim çizmeğe şaşıran çıplak memeleri kadınların
ve işte hiçbir yerin yollarından çıkıp gelen yolcu nereye sürsün
bilinmeyen çaresizlik, görgüsüz ustalık, lazım olan yabancılık, ister istemez
kendimi bir arabanın altına atıyorum sürsün
özellikle sürsün apartmanın dördüncü katında kendi kendini büyüten çocuklar
özellikle kırmızıların dudakları, bisikletlerin çocukları, yağmurların toprakları
yangınların alev almayan yerleri, evlerine geç kalmaların güzel kızları sürsün
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)