31 Mart 2011 Perşembe

bir dairenin en yalnız katında
bir bildikleri vardır diye ileri alınmış tarihlerin ayazında
yalnız beyaz saçlıların pencereden görebildikleri
yalnız ağaçların ağlamaklı dallarına yakın mevzi almış
silahları kurcalamakta elleri
sıcaktan lal olmuş anneler sepetlerinde biriktiriyorlarken çocuklarını
kuyular kazılıyor geçtiğimiz çelik yollara
kırbaçlamakta bir sakınca görmüyorlar yabancıları
kimse gitmiyordu düş gördüğü illere bi kez daha
daha yaralılar
daha çıkmamışlardı uykularından
daha kapılar gıcırdamıyordu çocuklar kızmasınlar diye
sakin sakin giderken köpeğin ittiği yere
gülümseyerek ve topallayarak aynı adları söylerken pasaportsuz
dilinde papatyalardan kopardığı tazelikle, bir menekşeyi çocuklaştıran
bir gömleği tutuşturan bizdeki sabır, bizdeki ağırlaşan veba
üstümüze hançerler çekilmiş sanacaklar diye yanmayız
orda herkes oksijen içerken eldivenlerinden görünmeyen içlerine doğru
kalkıp sığınmışız annelerin doksanlardan getirttiği salıncaklara
sehpalara bırakmışız kuşların dediklerini bize

4 yorum:

Süleyman Unutmaz dedi ki...

yerin altı yerin üstüne mi geldi ne? acaip yorgunum erkan ama bunu okuyunca bişeyler yazasım geldi. geldi. o kadar.

Süleyman Unutmaz dedi ki...

biz de yorgunduk cihat. yerin altı yerin üstüne çıkınca pusulamız iptal oldu. negatif bilincimiz kuyudan susuzluk suçsuzluk isimsizlik çekti. bazen dahil olduğumuz oyunların ve romanların sayfalarının kabardığını düşünüyorum. hayır fark ediyorum. sitenin apartmanlarının duvarlarının görebildiğimiz yerlerine öbür dünyadan yağmur yağıyor cihat. mizah yani o büyük şuur aydınlattıkça içimizi güldükçe kendmize aşk adı altında ve sevim burak ve borges ve “oyunlarla yaşayanlar” ve nefsimize zulmederken ….
bunu izdihamda cihat dumanın şiirinin altına ve buraya yazdım. ahmet çayırkuşu da benim ben de benim

kiril dedi ki...

mücevherler dolusu boynumuzdan haftada üç pazartesiler çıkardık, kuruladık.biz yaşlanmadık, o zaten vardı.

biz de yorgunduk cihat. yerin altı yerin üstüne çıkınca pusulamız iptal oldu. negatif bilincimiz kuyudan susuzluk suçsuzluk isimsizlik çekti. bazen dahil olduğumuz oyunların ve romanların sayfalarının kabardığını düşünüyorum. hayır fark ediyorum. sitenin apartmanlarının duvarlarının görebildiğimiz yerlerine öbür dünyadan yağmur yağıyor cihat. mizah yani o büyük şuur aydınlattıkça içimizi güldükçe kendmize aşk adı altında ve sevim burak ve borges ve “oyunlarla yaşayanlar” ve nefsimize zulmederken ….

bunu görünce böyle böyle içimiz ferahlıyor, hacı teksin, ama teyakkuza girmedim hiç, bunu da bilesin hacı.

Süleyman Unutmaz dedi ki...

gir ve nazlı yı oku hacı. bazı girişler oluyo arada.