21 Eylül 2011 Çarşamba

aceleci bir bir fırtınada yenik düşen efendinin karısı





çok aceleci fırtınalar geçti önümüzden
kiraz ağaçları kırıldı ve penaltıları kaçırdık
kaldık ellerimizde yapmacık çiçeklerle
ve hızla uzaklaştık mevsimlik acıtan parklardan
vapurlara doluşan kurtlar olduğumuzu öğrendik
yapayalnız kadınlarımız sıska kurtlara kaldı
bayraklar astığımız şehirler uçurumdan aşağı…

ve bir de zarif ayaklarımız vardı ama dil bilmeyen
kibar kentlere uğradık bunlarla ama biletsiz
zulümden gözlerini kaçıran beyefendi üslubumuz
bizi ta hürriyetin kilitli karanlığına ulaştırdı
meğerse kaptan telaşlıydı, aynalar karanlıktı
meğerse aynalar bulanıktı, kaptan sessizlikten muzdarip
yalnızlıktan kapkara düşmüştü teninin her damlası

biz şimdi vapurdayız, etraf darmadağın, yağmur bildiğiniz gibi
ceplerimizde bir kitabın zorba harfleriyle
kendimize ağıtlar söylemekteyiz
bütün karaları geride bıraktık, bütün arı şeyleri
bayraklar astığımız topraklara çığ düşmüş denildi, kabul ettik
güçlü bir halatla bağlamışlardı vatanı uzak bir kaldırıma
kaldırım ne kadar sessizdi, ne kadar da yetim düşmüş
deniz ne kadar da umutsuz gidiyordu bizi götürmeyeceği yere
hançerlenmiş halimizle pejmürde halimize baktık
sonra kaptan gözlerimizi kamaştırıp kamaştırıp
bütün ölmüş mültecilerin yerine bizi denize döktü mü döktü
ölünceye kadar yüzdük, yüzdük ama sevimli değiliz biz


mürekkebi bitmişti artık yalnızlık denilen jiletin
akşamlar ekim ayları ve Pazar günleri için
yeterince bekletilmişlerdi.
yağmur felan yağdı, filim felan başladı, anneler felan öldü.
denizde boğulmasına boğulduk, üşümesine çok üşüdük
kışın gelişini cennete asılmış afişlerden öğrendik
öğrendiğimize değmedi annelerin öldüğü, yağmurun başladığı
yağmurun başladığı güne döndük, uğultuluydu
karanlığın sakladığı dünyayı özledik te özledik

denizler çok tatlı, ayşe sevim öyle, okula yeni gelen …
anneler ölürken bile çok gayretli ve sofra kuruyorlar
yazılmayan şarkıların martıları olarak sofra kuruyorlar
tutup ellerini yıkadıkları sessizliğin devamını çekiyorlar
karanlık bir odadayken karanlık bir gemiyi özleyen
bir tufanın denizini bile bilebiliyorlar
biliyorlar kendilerini…

Hiç yorum yok: