8 Ocak 2013 Salı

yalnız bir adam ve boynunda atkı

dumanı daima yüzüne üflenir zamanın
kapı surata patlar girmeye yakın
kuşlar şarkılarını bitirir
yola çıkmaya davranır yalnız adam.
ıslak çatılarla en üst katların masalarında
birini düşünmenin en keyifli istanbulunda
karar verilmiştir birkaç gün sonra
güzel şarkıların kır gibi caddelerinde
tekrar tekrar söylendiği nefis kızlar için
yalnız adamlık etmeğe.
Ve yavaşlatsa kendini bir adam, bir araba alsa ve sevse
bir kadın için edilmiş intiharı seslendiren kadının
söylediğinin kadına çalan sesini ve sevse yine
o akşam intihar yaşamaktan biraz daha serin çünkü
bir şarkı çalsa, oruç bozulmaz diyorlar ve bir şarkı çalsa
sevmelerin dudağına

daima uzaktan nasıl görünür diye merak edilir
yalnızlığın, durakta iner yalnızlığın,
bir deniz mavisine çıkışır, susarak bağırır caddeden geçenlere
bölüşür herkesin kızgınlığını ve küfrünü
soğuk griden yapılmış atkılara ve atkılara bakıp
bağırmaz mısın benimle diye bağıran
o elma armutçuya
ve karşıya geçip bir simitçinin üşümesine
karşılık verir
yalnız bir adam ve boynuna atkı ister.
paltosunu çıkarır, çıkarır bir sigarayı
birazdan bile olsa çıkarır üşümesini üstünden
seni seviyorumları yırtılır, senden nefret ediyorumlar
kaçar uzaklaşırlar bir trenle
ve kağıda gözyaşısız kuru bir gözyaşı damlar
sakince
paltosunu geçirir sırtına bu sefer
bu sefer dünya bir sandalye ve bir masa
paltosunu geçirir aklından ve
bu yüzden mi uzun paltolar aldığını
bilmediklerini sanarak

bir ağıda bile karşılık gelmediği bu dünyanın
atkısını almaya yollanır
ve bir daha yaşamaktan söz etmez.

Hiç yorum yok: