12 Mayıs 2013 Pazar

telleri koparken yaşlı bir sesin

Zorlanarak geçiyorum sefaköyün çatlak yerlerinden
Yemeğin  acı olması da fark etmiyor artık
kahvenin kötüsünü bilmem zaten
Düşmanlar ayaklanıyorlar aklımın köşelerinde
Bir bardak su içip uyuyacam her seferinde
Sanki uyuyacam ve sanki iyi bir virtüöz
Damarlarımda durmadan geziniyor benim
ve bir sesi kovalıyor görünmek için
Yaşamaya ve su içmeye aldanmak adına
Birisi çıkıp gelmeli
birisi aynalardan saklanarak
bir adımda gelmiş gibi karanlık
pek kalmayacak gibi kararlı
güzel sayılmaya yetecek kadar
sarışın ve hüzünlü
olmaya gelmiş birisi.
Ertelediğim felaketi kirletmiş
rahatlatmış birisi
Kumlardan bir Akdenize bırakacak olan beni.
oysa sefaköyde yürümeğe alışmışız biz
bi kere bu caddelerde ne var böyle ışıklı ve merhabalar kokan
Dersler, havalar ve güneşleri eksik
Güneşler ve hep unuttuğumuz hüzünlü ağaçları
yine de mutluyuz sanki görmekten herşeyleri.
emirgandan, çaylardan , denizin yakınında gezen
şairlerden
ve esmerlerden, kırmızıdan utanan sevgilerden
kaçıyorum
bir caddenin kirletilmiş yanaklarına
o yanaklar görseniz ne güzel
Oralardaki kalın pardösülü ortaçağ insanları
Uzaklara fırlayacak benim gibi
Büyüyecek bize kalan harfler ve resimler
Şehir merkezlerinin kuşları gibi
Sönük sönük hatırlanacaklar ve
Bir yaz günü gelmiştiler sanki
Uzak soğuk rüzgarlardan dolayı
Aslında biraz yükseklerden dolayı
Hep mühim olanı kaçıran akıllara
azıcık akıl versin diye
ulan bu ne biçim sevmek ki desinler diye

Güzel görünmekten ve mutlu olmaktan dolayı
Bir bulut beyaz gömleğini giymiş
kötü kötü dolaşırken aramızda
Göğün en temiz ve alımlı semtlerinde
ve mavilerine aldandığımız gözlerinde
Birden sitem eder gibi
Selamını almıyorum senin ey sabah güneşi
 

Hiç yorum yok: