22 Kasım 2010 Pazartesi



ve ben seni muhakkak seviyordum şimdi elime bu kitabı alana dek, şimdi unutmaktan geliyorumdur seni muhakkak teneffüs bitince, şimdi çok uzak bir asya kadar doğu kökenli hemşerilerimiz gelmişse bile seni seviyorumdur lütfen, seni seviyorumdur çünkü bugün gülerek geldin tanrıyla kullarının arasına, seviyor gibi güldün ve yangın merdivenleri olmaz ki okullarda bu yüzden, ve ikinci katta profesyonel bir aşık bekliyor seni dudaklarından ki arkadaşlar arasında yapıyorlar bazen böyle terbiyesizlikler, oluyorlar bazen böyle terbiyesizlikler, ama batıyor aşk, ama bizi tanımıyor etmiyor, ama beğendiremiyoruz aşkımızı gökyüzlerimize, gatadan son model serum getirtiyorlar, takıyorlar düğünümüzde, ve mikrosofttan bir word belgesi, ve duyun-i hususiye, yani borcumuza mahsupen bitiyor aşk, batıyor aşk, devrilen bir atın sırtından inerek, yani nazım’ı sever misin bir daha lütfen.


yine şiveli konuşurken yakalanıyorum birazcık, ama batıyor güneş, ama çok çirkin. ve güller taç yapraklarına, ve elifba okutmak isteyen, ve global krizin faturasını ödedikleriyle neler yapabileceklerini bir bilseniz ah, ah ki ne ah, bir bulutu sıkacak, suyunu çıkaracak kadar ah ki güller taç yapraklarına susmuşlar, ben bir ihbar mektubunda adımın geçmesine susmuşum, sus pus olmuşum bursanın maçı var çünkü mençıstırlılarla, üstelik yemek yerkenki susmak helaldir ve kuzu ciğerdir inşallah, ve üstelik et yiyorsun ve nerden baksan yarılamıştık kebabı,


sana bugün göl kenarındaki bir kağıttan yazıyorum, sana bugün yakınlarında bir göl kenarından bakıyorum, üstelik batıyor güneş, üstelik şemsiyem vardır diye yağmur yağıyor, susuz bir gözlerimden damlıyor aşk, bakıyor aşk onlara, bakıyor bir aşk süper bir gözlerimin içine.

Hiç yorum yok: